fenbilimleri.net Ekonomi Merkez Bankası Rezerv Artışı: Kısa Vadeli Kazanç mı, Yapısal Sorunların Gölgesi mi?

Merkez Bankası Rezerv Artışı: Kısa Vadeli Kazanç mı, Yapısal Sorunların Gölgesi mi?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), haftalık rezerv verilerini açıkladı ve toplam rezervlerin 160 milyar 477 milyon dolardan 163 milyar 303 milyon dolara yükseldiği görüldü. Bu artışla, rezervler 13 Aralık 2024 tarihinde kaydedilen 163 milyar 482 milyon dolarlık rekor seviyenin hemen kıyısına geldi. Peki bu gelişme ne anlama geliyor?

Rekora Yakın, Ama Sorun Çözülüyor Mu?

Altın ve döviz rezervlerinde görülen artış, ekonomik aktörler için kısa vadeli bir güven sinyali olabilir. Altın rezervleri bir haftada 490 milyon dolar artışla 66 milyar 511 milyon dolara ulaşırken, döviz rezervi de 2 milyar 366 milyon dolarlık artışla 96 milyar 792 milyon dolar seviyesine çıktı. Ancak bu artışın sürdürülebilirliği ve ekonomiye etkisi hala tartışmalı.

Türkiye ekonomisi uzun süredir yapısal reformların eksikliği nedeniyle büyüme modeli krizleriyle karşı karşıya. Rezerv artışı, mevcut ekonomik politikaların makyajlanmış bir sonucuna işaret edebilir. Ancak asıl soru şu: Bu artış, gerçek üretkenliği artıran politikalarla mı sağlandı, yoksa geçici finansal hareketlerle mi?

Rezerv Artışı Neden Önemli?

Merkez Bankasının rezervleri rekorun kıyısında

Rezervlerin yükselmesi, döviz piyasalarına istikrar sağlamada kritik bir araçtır. Ancak bu rezervlerin nasıl birikmiş olduğu da en az miktarı kadar önemlidir. Eğer rezerv artışı, dış borçlanma veya swap anlaşmalarıyla sağlanıyorsa, bu aslında uzun vadede maliyetli bir stratejidir. Yapısal reformlarla desteklenmeyen bu tür artışlar, ekonomide gerçek bir dönüşüm sağlamaz.

Türkiye’nin ekonomik sorunlarının temelinde, zayıflayan kurumlar ve öngörülebilirliğin azalması yatıyor. Merkez Bankası’nın bağımsızlığı konusundaki tartışmalar ve para politikalarının öngörülemezliği, rezerv artışının sürdürülebilirliğini zora sokabilir.

Sürdürülebilir Mi?

Rezerv artışını kalıcı kılmak için, dış finansmana bağımlılığı azaltacak ve ihracat gücünü artıracak politikalara ihtiyaç var. Üretim odaklı büyüme, yenilikçi sektörlerin desteklenmesi ve eğitimde dönüşüm gibi faktörler olmadan rezervlerdeki bu artışın kalıcı bir ekonomik başarıya dönüşmesi zor.

Merkez Bankasının rezervleri rekorun kıyısında

Görünenin Ardındaki Gerçekler

Merkez Bankası rezervlerinin artması, Türkiye ekonomisinin kısa vadeli güven algısını artırabilir. Ancak, sorunlar yapısal olduğu sürece, bu tür artışlar kalıcı bir çözüm sunmaz. Rezervlerin yükselmesi iyi bir haber olsa da, asıl ihtiyaç, ekonominin kurumsal ve yapısal temellerinin güçlendirilmesidir.

Bir haftalık rezerv artışı, bir ekonomi haberinden daha fazlasını anlatabilir. Ancak asıl soru şu: Bu artış, sürdürülebilir kalkınmaya ne kadar hizmet ediyor?

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *